Öğretmen Yetiştirme

Resim

Türkiye'de Öğretmen Yetiştirmenin Geçmişi

Türkiye Cumhuriyeti'nde Öğretmen Yetiştirmenin Geçmişi ile ilgili olarak, 2007 yılında Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından yayınlanmış olan ve tamamına buradan ulaşılabilecek kapsamlı raporun sunuş kısmında, dönemin YÖK başkan vekili Prof. Dr. İsa Eşme şöyle aktarmaktadır:

"Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze, öğretmen yetiştirme, Türk eğitim tarihinin en önemli konularından biri olmuştur. Öğretmen yetiştirme açısından 1923’den günümüze uzanan döneme göz attığımızda, 1923-1946 döneminde, eğitimin öteki alanlarında olduğu gibi, öğretmen yetiştirme alanında da büyük başarılara imza atıldığı dikkati çekmektedir. Bu anlamda ilk önemli adım, Cumhuriyetten önce varolan “Öğretmen Okulları” ve “Yüksek Öğretmen Okulu”nun, Öğretim Birliği Yasasına ve Cumhuriyetin eğitim ilkelerine göre yeniden yapılandırılarak geliştirilmesi olmuştur. Ortaokullara öğretmen yetiştirmek üzere kurulan “Gazi Eğitim Enstitüsü, daha sonra açılacak “Eğitim Enstitüleri” için yeni bir öğretmen yetiştirme modeli olarak tanınmaktadır. Köye öğretmen yetiştirilmesi, Cumhuriyetin öncelikli hedefleri arasında gelmiştir. Bu amaca yönelik olarak açılan “Köy Öğretmen Okulları”, “Köy Eğitmen Kursları” ile başlayan model arayışları, özgün yapısıyla “Köy Enstitüleri” modelini ortaya çıkarmıştır. Eğitimde ve öğretmen yetiştirmede, Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen başarıda en büyük etken, Cumhuriyetin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitime ve öğretmene verdiği önem olmuştur. Bir başka etken de Türkiye’nin o dönemde, Mustafa Necati, Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç gibi eğitimcilere sahip olmasıdır. Öğretmen yetiştirme açısından, 85 yıllık Cumhuriyet döneminde bazı önemli kilometre taşları bulunmaktadır. Bunlardan biri de Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yer alan öğretmen yetiştiren kurumların, 1982’de üniversite bünyesine alınması kararıdır. “Eğitim Fakültesi” adı ile üniversite bünyesinde yer alan bu yeni öğretmen yetiştirme modelinin üzerinden 25 yıl geçmiştir. Bu dönemde dikkati çeken en önemli gelişme, 1997 yılında gerçekleştirilen “Eğitim Fakültelerinde Yeniden Yapılanma” çalışmasıdır. Yükseköğretim Kurulu tarafından başlatılan bu çalışma ile öğretmen yetiştirme, bazı istisnaları dışında tamamen eğitim fakültelerine verilmiş ve bu fakültelerde, ilköğretime öğretmen yetiştiren bölüm ve programları öne çıkaran yeni bir yapılanmaya gidilmiştir. Aynı kapsamdaki çalışmanın gereği olarak, eğitim fakültelerine öğretim üyesi yetiştirmek üzere kaynak yaratılmış, ayrıca öğretmen yetiştirme programlarının tamamı, o günün gereksinimlerine göre yenilenmiştir. Getirilen bu düzenlemelerden önemli bir bölümü eğitimciler tarafından destek bulmuştur. Özellikle tezsiz yüksek lisans uygulaması ve öğretmenlik programlarının esnek olmayan yapısı gibi bazı uygulamalar ise hep eleştiri konusu olmuştur. Eğitim fakültelerinde yapılanma ile ilgili ikinci çalışma, 2006 yılında başlatılmıştır. Bu çalışma kapsamında, öğretmen yetiştirme programları, uygulayıcılardan gelen talepler doğrultusunda ve paydaşların da katkılarıyla güncelleştirilmiş, programlara bazı esneklikler getirilmiştir. Aynı kapsamdaki düzenleme ile öğretmen eğitiminde, 1997 programlarının zayıf kalan genel kültür boyutu zenginleştirilmiş, geçmiş yıllardaki uygulamanın ışığında, yapılanma ile ilgili bazı yeni düzenlemelere gidilmiştir."


Öğretmen Yetiştirme Programlarında Güncelleme Çalışmaları

2007 yılında tamamlanmış olan güncelleme çalışması ile buradan ulaşılabilecek programları kapsayacak şekilde sürdürülegelmiş öğretmenlik yetiştirme lisans programları, 11 yıl boyunca bu şekliyle uygulandıktan sonra nihayet 2018 yılında bugünkü şeklini alacak şekilde yenilenmiştir. Yakın tarihli bu son yenileme çalışması ile gelen yürürlükteki uygulamalara buradan ulaşılabilir. Yenileme çalışmalarının felsefesi ve rasyonalitesi ile ilgili ilgili ayrıntılı bilgi alabilmek için buradan ulaşılabilecek raporda dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, güncellemelerin gerekliliğini şu sözleriyle kısaca ortaya koymaktadır:

"Başta eğitim/eğitim bilimleri fakültelerimizin değerli öğretim üye ve elemanları olmak üzere öğretmenlikle ilgili çeşitli paydaş grupların katkılarıyla Kurulumuz koordinatörlüğünde iki yılı aşkın bir zamandan beri yürütülen çalışmalar sonucunda öğretmen yetiştirme lisans programlarının güncellenmesi süreci tamamlanmıştır. Bu süreçte başta değerli öğretmen eğitimcileri ve Milli Eğitim Bakanlığımızın ilgili birim yöneticileri olmak üzere katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Elinizdeki bu kitapta yer alan lisans programları, olabildiğince geniş paydaş gruplarla yapılan müzakereler sonucunda onların katkı ve desteğiyle hazırlanmıştır. Bundan sonraki süreçte de ancak ve ancak öğretmen eğitimcilerinin destekleriyle hayata geçmiş, beklenen sonuçlar alınmış olacaktır. Programlar, ne kadar ideal düzeyde hazırlanmış olursa olsun, uygulamaya aktarılmadıkça hiç bir anlamı olmaz. Bu nedenle elinizdeki bu programlar, sürekli geliştirilerek öğretim üye ve elemanlarının desteğiyle uygulama sürecinde hayat bulacak ve anlam kazanacaktır. Ülkemizin ve dünyanın eğitimle ilgili konularda karşı karşıya olduğu sorunların üstesinden gelebilmek, öncelikle eğitim işini meslek edinen değerli eğitimcilerin, eğitim bilimcilerin ve öğretmenlerin gayret ve çabalarıyla mümkün olabilecektir. Hastalığı teşhis ve tedavi sürecinde hekimlerimizin ne denli sorumluluğu varsa eğitimle ilgili sorunların teşhisi ve tedavi sürecinde de daha fazlası eğitimcilerimiz ve eğitim bilimcilerimizden beklenmektedir. Zira eğitim, toplumumuzun geleceğini inşa etmede en stratejik konu ve alandır. Türkiye olarak birçok alanda gerçekleştirdiğimiz reformları ve ilerlemeleri, eğitim, kültür ve sanat alanlarında da gerçekleştiremediğimizde, insani ve kültürel kalkınma süreci, arzu ettiğimiz düzeyde gerçekleşmeyecektir. Eğitim, öncelikle iyi ahlaklı ve erdemli insan yetiştirme süreci olup bu sürecin temel aktörleri öğretmenlerdir. Öğretmen adaylarını yetiştiren kurumların başında da eğitim/eğitim bilimleri fakülteleri gelir. Bu fakültelerde bir yandan öğretmen adaylarını mesleğe hazırlamak için başlangıç eğitimi yapılırken bir yandan da eğitimle ilgili akademik araştırmalar yapılmaktadır. Ülkemizde eğitimle ilgili kitap, dergi, makale, bilimsel toplantı vb. yönlerden çok ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Bu, oldukça sevindirici ve iftihar edeceğimiz bir durum olmakla birlikte bu fakültelerimizin asli işlevinin nitelikli öğretmen adayları yetiştirmek olduğu da göz ardı edilmemelidir. Alan bilgisi, genel kültür ve pedagojik yönlerden donanımlı, motivasyonu yüksek, toplumun temel değerlerini ve ideallerini özümsemiş üstün niteliklere sahip öğretmen adayları yetiştirmek, ülkemiz için en hayati konudur. Yeni lisans programlarının hazırlanması sürecinde üzerinde en çok vurgu yapılan hususlardan biri budur. Dünyanın ve ülkemizin karşı karşıya olduğu kimi insani, kültürel ve ahlaki krizlerden ve sorunlardan kurtulabilmesi, her şeyden önce bu konularda rol model olacak öğretmenlerle ve eğiticilerle mümkün olabilecektir. Aynı şekilde yükseköğretimle ilgili olarak da başta etik sorunlar olmak üzere gündeme gelen eğitimle ilgili kimi sorunların üstesinden gelme konusunda da eğitim bilimcilerin ve öğretmen eğitimcilerinin sorumluluğunun yüksek olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin yaşadığı sosyal, kültürel ve etik sorunlar göz önüne alındığında doğal olarak elinizdeki programlarda, bazı mihver derslere ve konulara ağırlık verilmiştir. Ülkemizin ve dünyanın çok bilen 6 öğretmenlerden çok öncelikle iyi ahlaklı, rol model, mesleki değer ve idealleri içtenlikle özümsemiş ve benimsemiş öğretmenlere ihtiyacı vardır. Öğretmen yetiştirme programlarının geliştirilmesi sürecinde de bu durum göz önünde bulundurularak mesleki bilgi ve becerilerin yanı sıra, mesleki değerleri özümseyip meslek hayatı boyunca uygulayan; milli, manevi ve evrensel değerleri içselleştirmiş öğretmenlere ihtiyacımız olduğu gerçeği daima göz önünde bulundurulmuştur. Öğretmenlikle ilgili üç temel bilgi ve yeterlik alanından söz edilebilir. Bunlar, alan bilgisi, pedagoji bilgisi, pedagojik alan bilgisidir. Alan bilgisi, öğretmenin öğreteceği konularla ilgili bilgisini ifade eder. Öğretmen, anlatacağı konunun temel kavramlarını bilmeli ve bunları konunun içeriğine uygun olarak düzenleyebilmelidir. Pedagoji bilgisi, öğretmenin eğitim ve öğretime ilişkin genel ilke ve yöntemleri bilmesini içerir. Pedagojik alan bilgisi ise, alan bilgisi ve pedagojik bilgi arasında bir köprü işlevi görür. Ülkemizdeki mevcut öğretmenlik programlarının önemli bir kısmında öğretmenlik bilgisi, alan bilgisi ve pedagoji bilgisi olarak kurgulanmış olup programlarda alanın öğretimine ilişkin konular yeterince yer almamıştır. Pedagojik alan bilgisi, konu alanının nasıl öğretileceğine ilişkin bilgi türünü kapsamakta olup bir konuyu başkaları için daha anlaşılır şekilde sunma ve formüle etme becerisidir. Program güncelleme sürecinde iyi ahlaklı, örnek, mesleki değer ve idealleri içtenlikle özümsemiş öğretmen adayları yanında, pedagojik alan bilgisi yüksek nitelikli öğretmen adaylarının da yetiştirilmesine önem verilmiştir. Elinizdeki kitabın giriş kısmında öğretmen yetiştirme lisans programlarını geliştirme süreci ve bu programların uygulama esasları özetlenmiştir. İkinci kısımda ise lisans programlarının ders çizelgelerine ve kısaca tanımlanmış ders içeriklerine yer verilmiştir. Yeni YÖK olarak bizlerin bu düşüncelerini, öğretmen eğitiminde rol alan öğretim elemanlarının ve bu süreçte okullarda rehberlik yapacak öğretmenlerimizin, okul ve sınıf ortamlarına taşıyarak hayata geçireceğini ümit ediyorum. Yeni öğretmen yetiştirme lisans programlarının ülkemiz ve üniversitelerimiz için hayırlı olmasını diler, program geliştirme sürecinde katkısı olan herkese en içten teşekkürlerimi sunarım. Öğretmen yetiştirme programlarının yer aldığı fakülte yöneticilerine, öğretim elemanlarına, okullarımızdaki öğretmenlik uygulamalarında rol alan il milli eğitim müdürlüğü ve okul yöneticilerine, öğretmen adayı öğrencilerimize rehberlik eden okul öğretmenlerine ve çok sevgili öğretmen adayı öğrencilerimize başarılar dilerim."
 
Öğretmen Yetiştirme Programlarında Akreditasyon

Türkiye'de doksanlı yıllarda yaygınlaşan kalite güvence sistemleri, toplumun çeşitli kurumsal yapılarında arzulanan hizmet standartlarına ulaşılmasında önemli araçlar teşkil edegelmişlerdir. Özellikle nitelikli insan gücü temin edebilmek ve toplumsal refahın sağlanmasını başarabilmek adına, ulusal eğitim sistemlerinde yüksek kalite seviyelerinin tesis edilebilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle yükseköğretim süreçlerinde ve özellikle de öğretmen yetiştirme programlarında bir akreditasyon ihtiyacı doğduğundan söz edilebilir. 2012 yılında kurulmuş olan Eğitim Fakülteleri Öğretmenlik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (EPDAD), günümüz itibarıyla Türkiye'de bu alanda faaliyet gösteren, Yükseköğretim Kalite Kurulu tarafından yetkilendirilmiş en önemli kuruluştur.

Konuyla ilgili faydalı olabilecek diğer bağlantılar aşağıda paylaşılmıştır.

Eğitim Öğretim Dairesi Web Sitesi
https://www.yok.gov.tr/kurumsal/idari-birimler/egitim-ogretim-dairesi

Öğretmen Yetiştirme Geliştirme Genel Müdürlüğü
Bologna/ TYYÇ / Uluslarrasılaşma
Bu içerik 08.12.2019 tarihinde yayınlandı ve toplam 18331 kez okundu.